Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Camiler ve Medreseler

ALAADDİN CAMİ:

Kent merkezinde yer almaktadır. Evkaf kayıtlarında Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’a ait olduğu yazılı bulunan bu caminin, Selçuklu Devleti’nin 1214 yılında Sinop’u fethinden hemen sonra yapılmış olduğu sanılmaktadır.

Enine planlı olarak yapılan yapı 2 sahınlıdır. 66 x 22 m ebatlarındaki bu Ulu Camii, kuzey taraftan 12 m yüksekliğinde, 66 x 44 m ebatlarında büyük bir avlu ile çevrilidir. Avluya 3 adet kapıdan girilmekte, cami iç kısmı ise 5 adet kapı ile avluya açılmaktadır. Caminin biri kasnağı daha yüksek olmak üzere ortasında 3 adet büyükçe; doğu ve batı taraflarında ise birer adet küçük kubbesi bulunmaktadır. Yapının geriye kalan diğer bölümlerinin üzeri ise çapraz tonozlarla örtülmüştür. Yapı; enine plan ve geniş avlu özelliğiyle Erken Dönem İslam Cami şemasına benzemektedir.

Mihrap: Mermerden yapılmış olup, Selçuklu tarzında girift süslemelere sahiptir. Bordürlerindeki kabartma zencirek motifleri diğer Candaroğlu mihraplarında da görülür. Mihrabı 3 taraftan Ayet-El Kürsi çevrelemektedir.

Minber: Orijinal minberde yoğun girift bitkisel süslemeler bulunmaktaydı. Evliya Çelebi’ye göre bu minberin benzeri Bursa Ulu Cami’nin minberiydi. O da bir dereceye kadar benziyordu. Bu minber 1853 yılında caminin kubbesinin çökmesiyle parçalanmış ve parçaları İstanbul Çinili Köşk’e götürülmüştür. Şimdiki minber ise 19. yy’da ahşaptan yapılmıştır.

Cami, avlusuyla beraber en son 2008–2009 yılında onarımdan geçmiştir. Avlu kuzeydoğu köşesinde, içerisinde 11 adet sanduka bulunan Candar(İsfendiyar)oğulları Türbesi yer almaktadır.

CEZAYİRLİ ALİ PAŞA CAMİİ:    

Seyit İbrahim Bilal Hazretleri Türbesi bitişiğindedir. İlk olarak ne zaman ve kimin yaptırdığı bilinmeyen cami, 1866 tarihinde Cezayirli Ali Paşa ve 1896 tarihinde de Sultan Abdülhamit Han tarafından tamir ettirilmiştir. 1874 tarihinde inşa ettirilmiş bir minaresi vardır.

Ahşaptan yapılmış ve bugün kayıp olan kitabesine göre; Cezayirli Ali Paşa, Osmanlı Döneminde Kaptanı Derya'lık yapmış bir zattır.

FETİH BABA MESCİDİ:

Orijinalinde kare planlı olan bu yapı 1970’li yıllarda yol genişletme çalışmaları kapsamında kuzey tarafı yıkılarak güney yönüne doğru çekilmiş ve bugün enine planlı görünümde olup, harim kısmı ancak 2 saf sığabilecek kadar kalmıştır.

Ön cephesi kesme taş malzemeden inşa edilmiş olan bu yapının üzeri ahşap çatı ve alaturka kiremit ile kapatılmıştır. Mescit, 1923 yılında neşredilen Hüseyin Hilmi ULUĞ’un Sinop Kitabeleri adlı eserinde giriş kapısının doğu tarafında yer aldığı belirtilen ve bugün yerinde olmayan kitabeye göre H 754 (M 1353/1354) senesinde Uslu Beyoğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. H 1324 (M 1906/1907) senesinde Fetih Baba tarafından tamir ettirilmiştir. Tamir kitabesi kapının üstünde bulunmaktadır.

 Mihrabı aynı Sultan Alâeddin Camiinde olduğu gibi mermerden yapılmış ve etrafı Ayetelkürsi ile çevrilmiştir. Mescidin kıble tarafında, bahçede Fetih Muhammed Baba isminde bir zatın kabri var ise de; kitabeleri kırılmış ve bir kısmı da kaybolmuş olduğundan bu zatın kim olduğu, hangi sene buraya defnedildiği anlaşılamamaktadır.

Birisi kapının üzerinde olmak üzere ön cephe duvarında toplam 2 adet kitabe bulunmaktadır. Kapı üzerindeki kitabe Fetih Baba tarafından yaptırılan tamir kitabesidir. Girişin batı yönündeki kitabe ise tahrip olduğu için tam olarak okunamamıştır.

HACI ÖMER (TERSANE/İSKELE/GÜMRÜK) CAMİİ:

Tersane mevkiindedir. 1903 senesinde eşraftan Hacı Çerkez Ömer Efendi tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Daha önce bunun yerinde İsmail Ağa Gümrük Camii adıyla bilinen ahşap bir cami vardı. Bu ahşap camiin ilk banisinin Karpuzcu oğlu Mehmed Ağa isminde bir zat olduğu rivayet edilmekte ise de inşa tarihibilinmemektedir. Kaleyazısı Camii banisinin de Mehmed Ağa adında bir hayır sahibinin olması bu ahşap Camii yaptıranın da aynı zat olması muhtemeldir. Camiin, Sinop tersanesinde çalışanların ibadet ihtiyaçlarına hizmet verdiği sanılmaktadır.

KALEYAZISI (MEHMED AĞA) CAMİİ:

1651 senesinde Mehmed Ağa tarafından yapımına başlanmış, 1909 yılında da ahali tarafından tamir edilerek yenilenmiş ve kuzeybatı köşesine kesme taştan yapılmış güdük bir minare de eklenmiştir. Ayrıca Camiin ön cephesindeki moloz taş duvarların ahşapla bu onarım sırasında kaplandığı tahmin edilmektedir. Günümüzde de ön cephe 1. kat ve çatı alınlığı ahşap kaplama olan yapı, bu durumuyla cepheden ahşap bir konut görüntüsü vermektedir. Yapı, Sinop’ta Osmanlı döneminde görülen ahşap çatılı ve dikdörtgen planlı cami şemasına tipik bir örnektir. 2009 yılında onarım geçirmiş olan yapının mihrap ve minberi orijinal değildir. Yapının güney tarafındaki hazirede 6 adet mezar bulunmaktadır.

KEFEVİ CAMİİ:

Şeyh Mahmud Çelebiyyül Kefevi; 1575 senesinde Sinop’a kadı olarak gelip görevini bıraktıktan sonra bu Camiyi yaptırmıştır. Yapı, daha sonra 1895 senesinde Mutasarrıf Bekir Paşa tarafından tamir ettirilmiştir. Camiye 1920’li yıllardan sonra Ayetler ve mübarek kelimeler nakşettirilmiştir.

1581 senesinde vefat etmiş olan Mahmud Çelebiyyül Kefevi Hazretlerinin kabri, Camiin güney tarafındaki bahçe içerisinde bulunan hazirede yer almaktadır. Camiin kitabesi, batı duvarındaki giriş kapısı üzerinde bulunmaktadır.

MEYDANKAPI (SÜLEYMANİYE) CAMİİ:

Meydankapı mevkiindedir. Caminin ilk yaptıranın Şeyh Ömer Efendi olduğu ve yapımı için 1723 tarihi verilse de caminin yapım kitabesi yoktur. Daha sonra 1877 senesinde Mutasarrıf Ahmet Kemal Paşa tarafından; Kanuni Sultan Süleyman adına İçkalede mevcut olup harap olan Camii Şerifin vakfiyesiyle bu cami tamir edilmiş ve buna binaen Meydankapı Camisi'nin adı da Sultan Süleyman’ın adına izafeten Süleymaniye Camisi olarak anılmaya başlanmıştır.

İç mekânı kareye yakın dikdörtgen planlı olan caminin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Caminin ahşap minaresi son onarımda yenilenerek gövdesi bakırla ve külah bölümü ise kurşun levhalarla kaplanmıştır. Harim kısmına caminin kuzey duvarına ekli olup son onarımda yenilenmiş olan ahşap giriş bölümünden girilir. Ahşap giriş bölümünün üst katı hanımlar mahfili olarak düzenlenmiştir. Bu giriş bölümünün sağındaki merdivenle minareye, solundaki merdivenle de üst kattaki mahfil kısmına çıkış sağlanmaktadır.

Altta dikdörtgen, üstte ise sivri kemerli pencereler dikkati çekmektedir. Cami duvarlarında görülen değişik boyutlu taşlar 1877 onarımının kanıtları olsa gerektir. Son olarak 2010 yılında onarıma başlanılan camii 2011 yılında yeniden ibadete açılmıştır.

SARAY MESCİDİ:

Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre; H 776 (M 1375) senesinde Candaroğlu Beyi Sultan Celaleddin (Kötürüm) Bayezid döneminde yaptırıldığı anlaşılan ve Saray Camii namıyla bilinen bu Camii, kesme taştan yapılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı olup üzeri bir kubbe ile örtülüdür. Saray Camii, Sinop’ta bu plan tipinin en büyük örneğidir.

Sinop Kitabeleri adlı eserde; Camiin batı tarafındaki küçük bir bahçe içerisinde iki adet kabir bulunduğu yazılı olsa da bugün burada bir adet sanduka mezar görülebilmektedir. Sandukanın ya da mezar taşının kitabesi olmadığından kim olduğu bilinememektedir. Sandukanın inşa tarzı Selçuklu dönemine işaret etmektedir.

PERVANE MEDRESESİ:

Medrese, Alâeddin Cami avlu kuzey girişinin karşısında bulunmaktadır. 1262 yılında şehrin ikinci defa alınışı anısına Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır.

Kuzey-güney konumlu yapı dikdörtgen planlıdır. İki eyvanlı, açık avlulu medrese tipinin güzel bir örneğidir. Girişi tamamen mermerden yapılmış, süslü anıtsal bir kapı şeklindedir. Giriş eyvanının her iki cephesinde birer oda vardır. Avlunun ortasında sekizgen bir şadırvan bulunmaktadır. Avlunun doğu ve batı cephesinde kuzey-güney konumlu uzanan ve üçer sütuna oturan kemerli revaklar yer almakta, revakların gerisinde beşerden on adet küçük oda bulunmaktadır. Her hücrenin içerisinde birer ocak ve sokağa bakan büyük penceresi mevcuttur.

Giriş eyvanının tam karşısında bulunan ana eyvanın önü kapatılmış ve oda haline getirilmiştir. Üzerinde bulunan kitabeden bu değişikliğin 1889 yılında, Mutasarrıf Faik Bey zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ana eyvanın solunda muhtemelen kışlık dershane olarak kullanılmış bir oda bulunmakta, sağındaki avluda ise Pervaneoğulları’nın son hükümdarı Gazi Çelebi ve kızının kabirleri yer almaktadır.

Yapı, orijinalinde düz toprak damlıdır. Sonradan dışarıya doğru meyilli ve alaturka kiremitle kaplı ve kirpi saçakla biten çatı yapılmıştır.

1932 ile 1970 yılları arasında Müze olarak görev yapan ve günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün malı olan Medrese; 2002 yılında Kültür ve Turizm amaçlı kullanılmak üzere Sinop Valiliği’ne tahsis edilmiştir. Sinop Valiliğince Sinop’a özgü el sanatları ve mutfağı ile ilgili kişilere tahsis edilerek çarşı haline getirilmiştir.

 
  • Alaaddin Camii ve Çevresi-(Fotoğraf:THK Arşivi, Fotoğraf:Orhan ÖZGÜLBAŞ)
  • Alaadin Camii-(Fotoğraf:Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)
  • Cezayirli Ali Paşa Camii-(Fotoğraf:Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)
  • Fetih Baba Mescidi-(Fotoğraf: Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)
  • Tersane (Hacı Ömer) Camii-(Fotoğraf: Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)
  • Kaleyazısı (Mehmed Ağa) Camii-(Fotoğraf:Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)
  • Saray Mescidi-(Fotoğraf:Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)
  • Pervane Medresesi-(Fotoğraf:Sinop Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Arşivi)